Uzak ilçe Belediyelerini de Büyükşehir gibi takip ediyoruz.

Zaman zaman bazı olumlu, vizyoner projelerini de yazıp duyuruyoruz.

Fakat bazı Belediye Başkanları öyle bir açıklama yapıyorlar ki; açıklamaları yaptıkları hizmetlerin önüne geçiyor ve isimleri anılınca o sözleri hatırlanıyor.

Meselâ, Anamur Belediyesi denince benim de aklıma hemen Anamur Belediye Başkanı’nın “Suriyelileri Anamur’da istemiyoruz” sözleri geliyor.

Bu yanlış ve çağdışı sözler, Mersin hoşgörüsü ile yaşamış ve bunu benimsemiş bir kimse olarak beni derinden yaralamıştı…

Elbette bu ayrımcı tutumun kişisel ve toplumsal bilinçaltımızda derin acıları yüzeye taşıdığı açıktır.

Özellikle, Almanya’da kaldığım yıllarda bazı işyerlerindeki “Türkler Giremez! ” tabelalarını hep acıyla hatırlarım.

Anamur Belediye Başkanımızın sözleri bana o günleri hatırlatmıştı; Suriye’den buralara göçen acılı insanlarla empati kurmama bile gerek kalmamış, yakın yıllarda doğrudan benim insanıma, bana dönük bir acımasız ayrımcılığın kahredici acısını tekrar yaşamıştım.

Başka düzeyde bir gereksiz açıklama daha:

Geçtiğimiz haftaÇamlıyayla Belediye Başkanı, ilçelerine vatandaşların kar keyfi için gelmemelerini istemişti.

Bu da, hangi makul nedenle söylenmiştir bilemem; ama çok sakıncalı bir sözdü. Daha sonra Belediye Başkanı gelişen tepkiler üzerine geri adım atarak “Kar görmeye gelecekler için bir araç park yeri açıyoruz, buyurun geliniz…” dese de, önceki söylediği söz hep akıllarda kalacaktır.

Hadi bir örnek daha…

Bu hafta, yineAnamur Belediye Başkanı’nın “Artık, Anamur ve Bozyazı güvenli diyemeyiz…” sözleri de düzeltilmeye muhtaç bir açıklamadır. Bir sorun varsa, bu cümleyle konuşulmaz; ilgililerle gerekli görüşmeler yapılır, güvenlikle ilgili bir sıkıntı varsa çözülür; sonuçta bir ülke toprağından söz edilmektedir.

Mersin genelinde başta Büyükşehir, Tarsus ve Toroslar olmak üzere, MHP’li yerel yönetimler görev yapıyor.

Büyükşehri sahillerdeki plaj işletmeleri,Denizkızı Şirketi, kağıt toplayıcılarına karşı tutumu, Arapça tabela yasağı.. gibi konularda eleştiriyorum.

Yine Toroslar Belediyesi’ni Truva atı Peri Bacası maketleri, plastik şişe ve oto lastiklerinden saksılar, savaş parkı ve yanındaki çocuk parkı… gibi konularda eleştirdim.

Ama tüm bu hizmetlerden bence çok daha önemli olan, 3 dönemdir görev yapan Toroslar Belediye Başkanı’nın barış, birlik, beraberlik, hoşgörü ve insanlara eşit davranma konusunda duyarlılığını inkar edemeyiz.

Tüm görev süresince Mersin’de huzur ve barış yönünden emeği çok büyüktür.

Yine Büyükşehir Belediye Başkanı’nın insanları eşit görme, ayrım yapmama konusunda çok önemli bir hassasiyet gösterdiğini söylemeliyiz.

Bu anlamda ilgili belediye başkanlarımızın demokratik hassasiyetlerini, huzuru öne alan tutumlarını tarih hep saygıyla anacaktır.

Konumuza dönersek:

Artık günümüz medya dünyasında her sözünüz, her eyleminiz nerede, ne zaman olursa olsun duyuluyor ve uzun zaman da arşivlerde kalıyor; unutulmuyor.

Özellikle içinde bulunduğumuz hassas dönemde birlik ve beraberliği zedeleyici, insanları ötekileştirici ve ayrımcılığa yol açabilecek sözlerden kaçınılmalıdır. Dört koldan saldıran terör odakları neyi hedefliyor? Tam da bu birlik duygumuzu tahrip etmek üzere fay hatlarına saldırıyorlar; insanlarımızı birbirlerine düşürecek kirli hesaplar yapıyorlar. Öyleyse etkin görev yapanlar, özellikle de yerel yöneticiler her sözlerine dikkat etmelidir. Yanlış anlaşılacak, maksadı aşacak sözlerden kaçınmalıdırlar. Kaldı ki, doğrudan ayrımcılığa yol açabilecek, güvensizlik yaratacak gereksiz beyanatlar herkese, hepimize zarar verir.

İnadına yaşam diyerek, inadına kentimiz ve ülkemiz için mücadele etmeliyiz ve güvenlikle ilgili dikkatli ve özenli olmakla birlikte bir korku ortamı oluşmasına izin verilmemelidir. Gündelik hayatımıza aynen devam edeceğiz, hayatı savunacağız ve bu uğursuz zamanı el ele, omuz omuza, devlete ve yöneticilerimize inanarak, güvenerek aşacağız.

Başta Büyükşehir Belediyesi bugüne kadarki olumlu tavrıyla diğer Belediyelere örnek olacaktır.

İlçe Belediyelerimizin de bundan sonra daha özenli olmalarını diliyorum. Elbette kötü niyetli değiller; ama her sözün nerelere uzandığını, kimlerin işine yaradığını ve kimleri inciteceğini kırk kere düşünmemiz gereken zor bir sınavın içinden geçiyoruz.

Hiç şüpheniz olamasın, biz bu kirli oyunları aşacağız, barış ve huzur içinde bu ülkenin her karış toprağına, her insanına sahip çıkacağız.

Geleceği hak etmek için, bazen yaşanılan günler bir sınava döner; ve biz bu sınavı birbirimize inanarak, birbirimize tutunarak geçeceğiz.

Ama biraz daha dikkat; biraz daha özen...